Kamil Kabay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kamil Kabay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ağustos 2018 Cumartesi

Emre Akbaba... 6’ya 6 maç... Ve Galatasaray!

Yıl 2010... Haziran ayı.
Yer Fransa.
Lyon’da futbolcu seçmeleri var.
“Avrupa’nın Yıldızları” adlı kuruluş tarafından düzenlenen bu organizasyona büyük ilgi gösteriliyor.
Avrupa’nın dört bir yanından gelen teknik adamlar bu maçları dikkatle izliyor.
Karşılaşmalar kıran kırana geçiyor.
Genç isimler tüm yeteneklerini ortaya koyuyor.
Maçların büyük bölümü nizami sahada yapılıyor. Tabii 11’e 11.
Gözde isimler burada oynuyor.
Bir de ufak bir saha var. Yan tarafta. Nizami ölçülerden uzak. Ufak... Ufak olduğu için de... Buradaki maçlar 6’ya 6 oynanıyor.
İkinci plandaki isimler burada top koşturuyor. 
İşte böyle bir ortamda... Tüm teknik adamlar pür dikkat büyük sahayı izlerken... Yan taraftaki ufak sahaya bakan hiç yok.
Tüm gözler büyük sahada.
İlerleyen dakikalarda... Büyük sahanın kenarında bulunan bir Türk teknik adam... Uzaktan da olsa... Ufak sahayı izlemeye başlar.
Her geçen dakika gözü artık bu ufak sahadadır.
Çünkü bir futbolcu dikkatini çeker.
Çok yeteneklidir bu futbolcu.
Nitekim... Bu teknik adam büyük sahayı bırakır... Yan taraftaki ufak sahaya geçer.
Çok kısa bir zaman dilimi içerisinde... Bu futbolcudaki büyük yeteneği çok net görür.
Öyle ki... Bu futbolcunun dar alandaki paslaşmaları... Nefis şutları... Topu alışı... Verişi... Araya pas uzatışı... Gole yakınlığı... Raket gibi sol ayağı... Tekniği ve zekası... Çok farklıdır.
Lafı uzatmaya gerek yok. Bu futbolcu Emre Akbaba’dır.
Ufak sahada 6’ya 6 oynanan maçta 5 dakika içinde keşfedilen Emre Akbaba.

Emre Akbaba
Keşfeden ise... Alanyaspor’un o dönemki teknik direktörü Kamil Kabay.
Kamil Kabay
Kabay maç sonrası önce Emre Akbaba ile görüşür.
Sonra da babası Selami Akbaba’yla... Gerekli izni alır.
Emre’yi Alanyaspor’un seçmelerine davet eder. “Seni bekliyoruz” der.
Emre, ağabeyi Yunus Akbaba’yla birlikte Alanya’ya gelir.
Seçmeler yapılır. Bu seçmelere Avrupa’nın değişik ülkelerinden yine çok sayıda genç katılır.
Haziran ayındaki deneme kampı bir hafta sürer.
Emre Akbaba her bakımdan yine çok büyük beğeni toplar. Tam not alır.


Henüz 17 yaşındadır Emre.
Kamil Kabay, Emre’yle konuşur. Yol haritasının ne olması gerektiğini söyler. U19 takımında gelişimine destek olmayı önerir.
Önerir ama... Emre’ye cazip gelmez. Fransa’da doğup büyüyen Emre... İlk defa gurbete çıkacağı için... Ve de ailesinden ayrı kalacağı için... Teklife sıcak bakmaz.
Yine de açık kapı bırakır.
“Hocam... Bu teklifiniz önümüzdeki sezon için de geçerli mi” diye sorar.
Olumlu yanıt alır.
Kabay ve Emre vedalaşır.

Mehmet Özdilek
Aradan tam 1 yıl geçer.
Alanyaspor’dan ayrılan Kamil Kabay, Antalyaspor’da alt yapı koordinatörüdür artık.
Nitekim... Kabay hemen gerekeni yapar. Emre’yi arar.
Kamil Kabay ve Emre Akbaba bu kez Antalyaspor’da buluşur. Antalyaspor A2 takımında.
O günlerde... Antalyaspor A takımı Avusturya kampındadır.
Takımın başındaki kişi ise... Kim midir? Mehmet Özdilek... Yani Şifo Mehmet!
Her zaman genç futbolculara çok güvenen Özdilek, kampa 2 genç futbolcu çağırmak ister.
Bunun üzerine... Antalyaspor Futbol Direktörü Sedat Karabük, Kamil Kabay ile görüşür... Gerekli karar hemen verilir.
Emre Akbaba, Avusturya kampına gönderilir.
Fakat! Aksilik bu... Emre Akbaba, Avusturya kampının ilk gününde... Yatağa düşer. Ateşi yükselir. Hastalanır.
Teşhis, tedavi derken... Toparlanma süreci çok zor geçer.
Kulüp doktorunun görüşü doğrultusunda... Paris’teki evine geri gönderilir.
Şöyle ki... Kulüp bünyesindeki bazı yöneticiler “Emre’yi bu şekilde transfer edersek bazı sıkıntılar yaşayabiliriz” der.
Emre’nin transferi askıya alınır.
Çok üzülür Emre... Hayalleri ötelenmiştir çünkü.
Ama... İşin peşini bırakır mı hiç!
İnançlı... Hırslı... İyi niyetli... Azimli olduğu için...
Antalyaspor yöneticilerini ve teknik adamlarını sürekli arar.
“Çağırdığınız zaman Antalyaspor’a gelirim. Hem de koşa koşa” der.
Bıkmaz. Usanmaz. İletişimi hiç kopartmaz.
Nitekim... Bu süre zarfında hiçbir kulüple anlaşmaz. Sözünde durur. Bekler.
Aradan 9 ay geçer.
Tarih 8 Nisan 2012.... Yine bir seçme... Yer bu kez Almanya... Frankfurt.
İyi bir organizasyon çerçevesinde... Kamil Kabay Frankfurt’taki bu seçmeleri de izler.
Tabii Emre Akbaba yine sahadadır.
Yine tüm yeteneklerini ortaya koyar. Yine seçilmeyi bekler.
Kamil Kabay maç biter bitmez Sedat Karabük’ü arar. “Her türlü riski göze alıyorum. Bu genç yeteneği önce Antalyaspor’a, sonra da ülke futboluna kazandıralım” der.
Sedat Karabük’ü bilenler iyi bilir. Ülke futbolunun en iyi eğitimcileri arasında yer alır. Yetenekli futbolcuyu yürüyüşünden tanır. Zaten Süper Lig’de top koşturan onlarca ismi çocuk yaşta keşfetti.
Bu doğrultuda... Kollar sıvanır. Emre tekrar Antalyaspor’a kazandırılır.

Sedat Karabük
Emre’nin 2012-13 sezonunda Antalyaspor A2 takımı ile başlayan resmi yolculuğu... Çok güzel seyreder.
Aynı sezon 6 Kasım’da Kahramanmaraş’ta oynanan bir maçın ardından... Kahramanmaraşspor Kulübü yöneticilerinden güzel bir teklif alır Emre...
Kiralık olarak Kahramanmaraşspor’a gider.
Sonrasında Antalyaspor’a geri döner. Ardından... Antalyaspor ile Alanyaspor arasında gerçekleşen çok özel bazı görüşmelerin neticesinde...
Ver elini Alanyaspor!
Bu süreç içerisinde adeta taş üstüne taş koyar. Müthiş aşama kaydeder. Kendisine güvenenleri mahcup etmez.
Ve akabinde... Bir futbolcunun yaşayabileceği en büyük onuru yaşar. A Milli Takım’a çağrılır. Büyük bir gururla Ay-Yıldızlı formayı taşır.
Yarınlar için neler yapabileceğinin mesajını da çok net bir biçimde verir.
Emre Akbaba
Emre Akbaba artık ülke futbolunun çok önemli isimleri arasındadır.
Fransa Lyon’da... Ufak bir sahada... 6’ya 6 verilen mücadele... Alkışlanacak ve saygı duyulacak bir şekilde bugünlere kadar devam eder.
Elbette ki... Bu şahane tabloda... Emre’deki yetenek... Hırs ve özveri... Yılmaz bir savaşçı yapı... Büyük bir inanç var.
Tabii bir de... Emre’yi bulan... Lyon’da izlediği kısa süre içerisinde üstün yeteneği çok iyi gören... Türkiye’ye getiren... Emre’nin ülke futboluna kazandırılmasında çok büyük emeği geçen... Kamil Kabay var.
Profesyonel futbolcu olarak ülke futboluna çok uzun yıllar hizmet veren Kamil Kabay, bilgisi ve deneyimi doğrultusunda teknik adam olarak da yine önemli bir icraata imza atmış oldu.
Görünmez kahramanlardan biri olarak bir kez daha alkış topladı.

İzninizle... Şu anekdotu da aktarayım.
Bu yıl Antalya’da yapılan UEFA Pro-Lisans semineri sırasında bir panel düzenlendi. Levent Özçelik’in yönettiği panele Emre Akbaba da konuk olarak katıldı.
Emre kendisine yöneltilen bir soru üzerine... Fransa’daki alt yapı hocasının “Siz çalışmanıza bakın. Her zaman sizi izleyen bir çift göz vardır” dediğini bildirdi.
O anda Emre’ye... “Senin için o bir çift göz kimdir” diye soran olmadı.
Panelin bitiminde... Sohbet esnasında... Levent Özçelik, Emre’ye “Senin için o bir çift göz kimdir” diye sordu.
Emre hiç tereddütsüz “Kamil Kabay hocamdır” cevabını verdi.

Ve ardından... Hemen yanında bulunan Kamil Kabay’a sıkı sıkı sarıldı.
Saygısını ve vefasını ortaya koydu.
Kabay da büyük onur ve mutluluk duydu.

Bazı kişilerin de hakkını önemle vereyim.
2010 yılında Alanyaspor Kulübü Başkanı Hakan Dizdaroğlu ve yönetim kurulu, ülke futboluna genç isimleri kazandırmak için büyük çaba gösterdi.
Zaten bu doğrultuda Kamil Kabay ve birbirinden değerli ekip arkadaşları başta Fransa ve Almanya olmak üzere pek çok ülkeye gitti. Alanyaspor’un o dönemki yönetimini ve teknik ekibini gönülden kutlamak gerekiyor.
Tabii ayrıca... Genç yeteneklerin keşfedilmesi için bu güzel organizasyonu gerçekleştiren “Avrupa’nın Yıldızları” isimli kuruluşu da tebrik etmek lazım.
Emre’nin bu serüveninde... Başta Emre’nin çok saygı duyulası azmi, iradesi, sabrı ve çalışkanlığı olmak üzere... Çok sayıda kişinin özverisi, bilgisi ve deneyimi bulunuyor.
Haliyle... Türk antrenörlerine imkan tanınırsa... Sabırlı olunursa... Ortam oluşturulursa... Çok büyük cevherler ortaya çıkıyor.
Kulüplerimiz artık “armut piş, ağzıma düş” zihniyetinden tamamen uzaklaşsa... Genç isimlere kucak açılsa...
Ahbap çavuş ilişkilerinden uzaklaşılsa.... Bilgili ve görgülü teknik adamlara şans tanınsa.
Haliyle... İçi geçmiş isimler için paralar harcanmasa...
Cambaz menajerlere ve taklacı yöneticilere paralar kaptırılmasa...
Kazanan Türkiye ve Türk futbolu olur.
Bilinmelidir ki... Yurdumuzun ve Avrupa’nın dört bir köşesinde keşfedilmeyi bekleyen ne Emre’ler var.